18 Temmuz 2010 Pazar

SEYİR DEFTERİ (3)

Hırvatistan ve Jadran denizi öyle haldır haldır geçilip geride bırakılacak bir deniz değil.Kendi teknenizle veya kiralayacağınız bir tekne ile köşe bucak gezilmesi, görülmesi gereken kocaman bir arşipel burası. Hele tarihten fışkıran binaları, küçücük kentleri, tertemiz limanları, insanın aklını başından alan manzaraları ile Akdeniz'li veya Ege'li olmayan ama kendine has bir dokusu ve kokusu olan bu denizler görülmeye değer. Şansımıza çok sert hava ile karşılaşmadık. Sadece Adriya denizi güney ucunda Korfou'ya girmeden az önce İtalyan, Hırvat ve Yunan radyoları "Güvenlik" anonsları yaptılar.Havanın sadece ucunu gördük.
Adriyatik'de bizim geçtiğimiz mevsimde rüzgarlar genel olarak sabahları batılı sonraları de hep kuzeyli esti.Seyrimize yardımcı oldu. Oysa pilot kitaplar güneyli rüzgarlara işaret ediyorlar.

Fırsat yaratıp muhakkak bu coğrafyayı tekene ile gezin.

4 Temmuz 2010
0625- Aydın Korsanla birlikte vardiyayı devraldık.Genoa ve bocurum açık.Torno 1300 devir.Rota 160 derece. Kaba dalga var. Dubrownik’ten beri gelinen mesafe 86 mil.

1630- Hava iğnecikten geliyor. Yarım genoa, ana yelken, bocurum ile traverse başladık. Yunanistan’ın OTHONOI ve ERIKOUSA adalarına 40.7 mil mesafedeyiz.Yelkenlerden fazla verim alamadık. Sancak kontrada iyi çalıştı ama bu sefer de Arnavutluk sahillerine çok yaklaştık. İskele kontraya geçince ana yelkeni mayna ettik. Yola devam ediyoruz.

5 Temmuz 2010

KORFOU
Nihayet Kerkyra veya diğer adı ile Korfou kuzey ucundaki Peristerai adacığı çakarı göründü. Harita üzerinden yola devam ediyoruz. Peristerai çakarının hemen batısında bir topuk gçrünüyor. Mümkün olduğunca açığından geçmeye özen gösteriyorum. Kırmızı Peristerai çakarı gerisinde sahilde de yeşil bir başka çakar görüyoruz….. Derken koca bir yocu gemisi bu iki çakar arasından geçip kuzeye açık denize çıkıyor. Demek ki limana giriş bu iki çakar arasından olmalıymış. Ama insane ilk defa gittiği denizlerde olabildiğince emniyetli seyir yapmak istiyor.

İskelemizde hala Arnavutluk sahilleri devam ediyor. Olabildiğince Yunan tarafı adaya yanaşık kanalda Serpa çakarı üzerine dümen tutuyoruz . Küçük Vido adası başındaki çakarı da sancağımızda bırakıp Korfou limanına giriyoruz.

Gece herşey farklı görünüyor. Koca liman içinde kendimize bağlanacak bir yer ararken neredeyse tam yol devasa bir turist gemisi de limana giriş yapıp az ileride ışıklandırılmış uzun bir rıhtıma bağlanıyor. O tarafta bize hayır yok. Bu kere limanın güney sahilini kontrole giderken karanlığın içinde bir kaç direk görüyoruz. Üzerine gittiğimizde salaş ve tenha T şeklinde bir limancık oluşturan taş iskeleyi görüyoruz. Yorgunuz. Bir şekilde buraya aborda olup bağlandık. Yatıp uyuduk. Saat sabahın 0130u

0915- Necip, erkenden kalkıp liman başkanlığı yerini öğrenmek için hemen liman dibindeki dükkanlara gidiyor. Şurada ilerideymiş diye haber verdi. Palamarları gözüp bir gece önce haldır haldır gelip yanaşan devasa geminin bulunduğu rıhtıma doğru gittik. Kocaman bir gümrüklü saha ….. yanaşacak yer yok. Öyle ettik bçyle ettik ve mantık yürüterek gümrük binası önünde yüksek bir rıhtıma bağlandık. Bağlandığımız rıhtım kara tarafında bir tel örgü ile ayrılmış. Görevli bir polis buranın liman başkanlığı olmadığını tekneyi de gümrüklü sha rıhtımından çıkartmamızı söyledi. Biz de tekneyi 5 metre ileri çekip tel örgünün dışına bağladık (!!!!)
Necip yine koltuğunun altında tekne evrakı ve pasaportlarımız ile kente daldı.
Laptop şarj etmiyor. İçme suyumuz tükenmek üzere.

Uzunca bir bekledikten sonra geri geldiğinde Yunan makamlarının elinde Transit Log belgesi kalmadığını, teknede 2 vizesiz yolcu olduğundan “siz buraya gelmediniz. Biz de sizi görmedik. 24 saatten fazla konaklama yapmadan yolculuk edebilirisiniz” dediklerini anlattı.

Kalenin hemen dibinde bir de marina olduğunu öğrendik ve palamarları o garip rıhtımdan çözüp Kale dibindeki Mandraki marinaya dümen tuttuk.

Yaklaşırken telsizle çağrı yaptık. Cevap alamadık. Limanın girişinde bizi İngiliz bir kadınla orta yaşın üstü bir adam karşıladı. Tonoz alıp kıçtan kara bağlandık. 1120.
Pasarellamızı karaya indirip Hırvatistan sularından beri ilk defa tam teşekküllü denebilecek karaya ayak bastık.
Mandrake Marina elektrik, su, duş, yakıt ve lokantası ile uzak yol yolcularına bütün uygar olanakları sunuyor. Çardak altında soğuk biralarımızı yudumlayıp tuvaletlerini ziyaret ettik. Marina sorumlusu Andreas öğleden sonra geldi. Elektrik ara kablomuzu verdi. 220 volt bağlandık. Su ikmalimizi yaptık. Bilgisayarı şarj ettik. Bir ara kale dibindeki plaja yüzmeye gittik. Öğlen üzeri bir ekip kente gidip buz ve kumanya ikmali yaptı. Yunanistan sınırlarında kullanılmak üzere de internet için kontör aldılar. Yakıt ikmali yaptık. Akşam yemeğimizi de marina içindeki lokantada yedik.

Ertesi gün yola çıkmak üzere yattık.

Punat’tan beri geldiğimiz mesafe 462.28 deniz mili. Toplam seyir süresi 67 saat.Ortalam hızımız 6.90Knts.

6 Temmuz

0525- Mandrake Marinadan avara olduk. Rotamız 140 derece Hızımız 6.5-7 Knts. Hedefimiz Korint kanalı. Mandrake’den aldığım bilgilerle Lefkas kanalından geçmeye karar verdik.

0730- Laptop uzun zamandır 12 volt ile şarjda tekliyordu. Nihayet üstün çabalarımız ile 1Kwa portative jeneratörü çalıştırıp devreye soktuk. Laptopu da şarj edebiliyoruz.

0815- İsklede MOURTOs adacığı ve sancakta KOUNTOURIS burunları bordalandı Diavalos Kerkyras kanalı bitiyor.PAXON denizine giriyoruz. Rotamız dümdüz Lefkas kanal ağzı.

LEFKAS
1430- Kanal ağzındayız.
Güneyden gelip kanalı bitiren tekneler yelkenlerini basıp yelpaze gibi açılarak yeni ufuklara açılıyor. Kuzeyden gelip kanala girecekler ise sekere üşüşen sinekler gibi hemen ağızda bulunan kum bankının önünde toplaşıp geçişi başlatacak siren sesini bekliyorlar. Sonunda duyulan siren ile birlikte 10-12 tekne birden hareketlendi. Denizcilik nezaketi (!), sıra falan hak götüre. Yol vermeyenler, sıkıştıranlar …. Ne ararsan var. Genelde bataklık ve derinliği çok az olan bir alanda ortalama 5-6 metrelik bir geçiş kanalı açıp bu geçişi de betonlamışlar.

Kanala girip ördek ve palazları misali güneye doğru inmeye başladık. Kana girip biraz ilerleyince sancak tarafında genişleyen alanda hem Lefkas kenti rıhtımları ve bağlama yerleri hem de tıkış pıkış dolu bir marina var. Marinanın güney ağzında da yakıt ikmal istasyonu yer alıyor. Burası da kuzeyden gelenler için hem iyi bir barınak ve dinlenme yeri hem de nefeslenilecek bir etap olarak düşünülebilir. Kanala birlikte girdiğimiz teknelerden bazıları kent rıhtımına bazıları marinaya bazıları da doğrudan yakıt istasyonuna yöneldiler..

Lefkas kanalı yolu en az 24 mil kısaltıyor ki bu da ortalama 4-6 saat seyir demek. Tek olumsuz yanı bataklıkların ortasında olan bölgenin aynı zamanda bir sivrisinek cenneti olması. Lefkas kanalından geçiş ücretsiz. Toplam mesafe 3.2 deniz mili. Yarım saatte bitirdik ve açık denize yeniden kavuştuk.

Rotamızı önce MEGASION adası kuzey doğu ucundaki çakara sonra da KALAMOS ve KASTOS adaları güney burunlarına yani 152 dereceye aldık.

Patras denizine girmeden VROMONAS-MAKRONİSSOS- OXEIA rotasında rüzgar Kuzey batıdan zaman zaman 30-35 Knts’lara çıktı.Akşam 18.00 ile 21.00 arası yarım genoa be bocurum basılı çok güzel bir yelken seyri yaptık. Motoru stop ettik Yer yer HAZ 8.5 Knot’lara kadar çıktı.

Patras Denizine girdik ve gecenin 01.30’unda Rio Antinio köprüsünün altından batı-doğu yönünde geçtik. Köprü ve trafik etkileyici. Mimari çok güzel..Güney yakasında bulunan kent ışıl ışıl.
0430-0515 arası teknede tüm mürettebat ya uyuyor ya da uyumak üzere. Yumuşacık bir havada güverteden denizi seyrettim. 3 ayrı grup yunus sürüsü gecenin karanlığında gelip meraklarını giderdiler. Karanlıkta pofurtuları ve dalma sesleri önce şaşkınlık sonra sevinç yarattı. Karanlık bir gecede ilerleyen teknede baş güvertede denizin ve karanlığın sesini dinlemek ruhu arındırıyor.

Sabahın alaca karanlığında o sate kadar çalışmamakta direnen 12 Volt şarj ansızın çalışmaya karar verdi.(!) Aydın kıç kasarada umutla sırtısına atlayacak balığı beklerken diğer arkadaşlar uyuyor.Ben de notlarımı toparlıyorum. Korint kanalı girişine 16 mil mesafe kaldı.

Yaşar Korsandan gelen hava raporlarında Perşembe günü ve sonrasında Ege’de kuzeyli rüzgarların 6-7 Beaufort ve sert olacağı not ediliyor.
16 mil ve Korint ge.işi sonrası Vatan’a Ege’ye kavuşacağız.

0840- Hava bulutlanıyor.Güneş kayboldu. Denizin yüzü ürpermeye başladı.Yıldızdan gelen iskele kıç omuzluk güzgarı ile ortalama 6-7 Knts süratle 120 dereceye gidiyoruz.Deniz kabarıyor.Hava arkamızdan geliyor.

KORINTH
Öğlen saatinde Korint kanalı giriş ağzına geldik. Batıdan gelirken burası uzun bir kumsal ve kanal girişi de 2 çakarla markalanmış genişçe bir koy. Telsizle çağrı yaptığımızda yarım saate kadar geçiş yapabileceğimiz söylendi. 2 kere doğudan gelenleri ve bir de daha önce Hırvatistan’da da gördüğümüz Christina gemisinin ağıza gelmesini bekledik.Nihayet 13.00 de Batı-Doğu geçişine izin verdiler. Christina önde, arkasında bir Alman teknesi peşinde HAZ kanala girdik. Kanal genişliği 24.6 metre. Rüzgar ve akıntı var. HAZ’ın başını tutmakta zaman zaman zorlanıyorum. Seyre verdiğim dikkatten etrafa fazla bakamadım. Kanal boyu 3 mil.

1325- Hemen çıkışında sağ yakada uzun bir rıhtıma bağlandık. Necip gidip geçiş bedelini ödeyecek. Dönerken kalayın bini bir para(!) 44 Ft HAZ’dan 301€ para aldılar. İnanılmaz !!!! Oysa biz 190€ civarı bir bedel bekliyorduk. Açıkcası neşemiz kaçtı.
Karşımızda bizim denizimiz EGE. Sadece ona has lacivert deniz.

Korint çıkışında rotamızı küçümen EVRAIOS adasını iskelede bırakıp AIGINA’ya tutuk.
Körfez içinde bulunan 5 adalar (Pentanisia) nın Thomas ve Ioannis adaları arasından geçip oldukça sert rüzgar altında AIGINA’nın küçük limanına girdik. Girişin hemen sancak tarafında marinamsı bir yere sokulduk. Yer yok. Çıktık. Etrafa bakınıyoruz. Kent rıhtımı karşımızda. Tekneler de bağlı. Ama ne kadar su çeker bilemiyoruz. Tam arkamızda limanın girişinde özel kulüp tarzında bir rıhtım ve bağlı tekneler var.

AIGINA
1730-Yaklaşınca biri buraya bağlanabilirisiniz işareti yapınca demiri funda edip rıhtıma kıştan kara olduk. Belediyenin bir işletmesi. Kafeterya lokanta var. Yanımızda da kiralık Argolis yatch tekneleri ve içinde İrlandalılar ile Hollandalılar.

Otomatik sintine çalıştı. Veeee…. Bol miktarda mazot da denize boca oldu. Heycanlandım. Hızla bir kova temiz suya deterjan sıkıp köpürttğk ve denize boca ettik. Mozot toz oldu.

Kısa boylu, kara kuru görevli kız elinde makbuzla geldi. Geceleme bedeli 11€. Necip mutat üzere koltuğu altına evrak-I metrukesini alıp Liman Başkanlığı yolunu tutu. Hemen karşı sahilde bulunan Liman Başkanlığından bizim denize deterjan döktüğümüzü görmüşler. Bir sürü sıkıntı çıkarttılar. Pasaportlara el koydular ve ancak ertesi sabah avara olurken iade ettiler.

Kıssadan hisse: Bırakın mazot denize aksın. Deterjan çevreye daha zararlı kabul ediliyor.

Bağlandığımız yerde su elektrik wc lokanta vs var.
İstanbul’dan gelen raporlarda 8-9-10 Temmuz günleri yıldız / poyraz 7-8 hava bekleniyor. Yükleyecek gibi görünüyor.

Akşam yemeğimizi lokantada yedik. Bildik lezzetlere ulaşmak iyi geldi. Cacık, beyaz peynir, çiğ balık, ahtapot salatası, fava, zeytin , kötü bir paplina vs…… Adama rica ettik. Kendi rakımızı yemeğimize katık yaptık. (!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder