18 Temmuz 2010 Pazar

SEYİR DEFTERİ (2)

1 TEMMUZ YOLA REVAN OLUYORUZ.

Sabah 0850 de HAZ’ın palamarlarını Punat’ta son defa çözüp, kıçtan da tonozu suya salıverip yola revan olduk. Karinası temizlenen tekne kendine geldi. Siyah duman kalmadı. 1350-1400 motor devrinde rahatlıkla 7 Knt sürate erişiyor.
İlk araştırmamızda Puant’ta yakıt ikmali yapılamadığını ana karada 17 mil uzakta Senj limanında yakıt olduğunu öğrenmiştik. Sonradan Vladimir yolumuzun üzerinde ve sadece 21mil uzakta RAB adası ACI marinadan da yakıt alabileceğimizi söyleyince bu rota işimize geldi.

Laptop’a yüklediğimiz MaptecPro v eve USB ile çalışan GPS mükemmel çalışıyor. Rotamız 185 Negrit Burnu. Motor 1400 torno. Ortalam hızımız 7 Knts. 1025 de Genoa ve bocurumu açtık. Hızımız 7,80-8,20 Knts la çıktı. Genel olarak rüzgar yıldızdan esiyor.
3,5 saatlik bir seyirle RAB adasının batısında bulunan ACI marinaya girdik. Kuzeyden gelirken liman ağzı görünmüyor. Kentin uzantısı yarımadayı dönüp liman girişine ulaşılıyor. Allahtan Pilot kitapta giriş fotoğrafları vardı. 15 knota yakın rüzgar var. Yakıt iskelesinde de bir koca motor yat. Doldur doldur adam bir türlü dolduramadı deposunu. Yaklaşık 45 dakika rüzgar altında minik manevralarla alargada bekledik. Sonunda depolarını doldurup ayrıldı da yanaşabildik. Biz de toplamda 536.70 litre yakıt aldık.

1245 de Rab’dan ayrıldık. SKARDA – MAUN ve VIR adalarını iskelemizde bırakarak 1835 de RIVANJ ve SESTRUNJ adaları arasındaki kanala girdik. Yeni rota 140 dece. Hızımız 7.4 Knts. Motor hep 1400 tornoda. 2020 gibi IZ adasının doğusunda bulunan IZ VELI köyünde pitoresk bir koyda “Restoran Baroni” nin tonozlarından birine bağlandık. Restoranda yemek yerseniz tonoz bedava(!), yok yemezseniz 10€. Sopa Restoran sahibi kendi botu ile tekneden alıp tekneye bırakmaca servis yapıyor.

Günün bilançosu toplam 74 mil deniz yolu.

Akşam yemeğimizi “Baron’un Lokantasında” yiyip tekneye döndük.
Ben ne yazık ki evvel ezel teknede kamarada uyuyamam. Bu konuda Rıdo ve Turhan Ağabeyin de anlatacakları vardır.(!) Tulumumu alıp kıç kasaraya çıktım ve kadife bir göğü ışıldatan yıldızlar altında uyumaya hazırlandım. Ne mümkün? Az ilerimizde yine tonozda duran bir Sloven teknesindeki 2 kadın sabahın esselatına kadar kıkırdayıp, gülüp tencere tavalarını denizde yıkadılar. Herhalde sabahın üçünde falan dalmışım.
2.GÜN
Günle birlikte uyandık. Yanımızaki Sloven teknesindekiler bir gece önce o kadar gürültü çıkartmamışlar gibi mışıl mışıl uyuyorlar. Deniz çarşaf. Henüz güneş doğu tepelerini aşmadı. 0550 de tonozdan çözülüp yeniden yola koyulduk. Motor 1100 torno hızımız 5.60Knots. Sessizce ilerliyor sabahın sessizliğini bozmamaya gayret ediyoruz. Adanın sahil köylerinden balıkçı tekneleri ayrılıyor. Bazıları gece seferlerini bitirmiş geri dönüyorlar. Rotamız 151 derece. Bodoslamamızda yüksek tepeler ufku kocaman bir göle benzetiyorlar. Aralarında bir geçit var ama görmek seçmek olanaksız. Harita olmasa sanki doğrudan karaya gidiyoruz. Her tarafımız dantel gibi işlenmiş koylar ve adalar denizi.
0710’da ZUTSKİ kanalına girdik.Kuzey batı- Güney doğu yönünde uzanan, İskelemizde ZUT sancağımızda KORNAT adası uzanıyor. Tam karşımızda DAJNE adacığı ve DAJNICA kayalıkları kanalın çıkışında bizi bekliyor. Hava açık. Görüş mükemmel.

1200- Motor yeniden 1450 tornoda. Hızımız 7.7Knots.Rotamız 139 derece. Hava 2 Baufort
1300- Biraz rüzgarı bulunca Genoa ve bocurumu açtık.
1600- 132 rotasında devam ediyoruz. Niyetim çok uzun ayak yapmadan KORCULA adasının batı ucunda VELA LUKA’da bir mola vermekti. N43 24’32’’ E 15 55’17’’ ile N43 11’11’’ E16 11’26’’ fix pozisyonlarını tam bir adalar ve kayalıklar arşipelinden açık Adriyatik veya Jadran denizine çıkınca Korcula’ya uğramadan DUBROWNİK’e devam etme kararı aldık. 90 mil yolumuz var.
Korcula da HVAR gibi Hırvatistan’ın çok bilinen ve beğenilen tarihi yerleşimlerinden biri. Görmek isterdim.

1940- N42 54’07’’ – E 16 39’04’’ Korcoula adasının batı ucundan yeni batı rotasına döneceğiz.

2100- Rotamızı 109 dereceye aldık. Torno 1400. Hızımız 7 Knots. LASTOVSKİ kanalını geçiyoruz. Kuzeyimizde Korcoula güneyimizde LOSTVO adaları var. Gece seyri yapıyoruz. Ekibin bir kısmı uyuyor. Köprüde Necip’le birlikteyiz. Haritada önümüzde MLJET adası var. Karanlıkta adayı seçmeye başladık. Biçbir alamet, çakar yok. MLJET adası uzunluğu 20 mil. Güney doğu ucu bir ejderha kafasına benziyor. Saat 0100 gibi kör bir karanlıkta iskelemizde birakıp geçmeye başladığımız adayı Necip hiç sevmedi. Ona “Yılan Adası” deyip durdu. Sabah 0415de nihayet MJLET adasını bitirdik. Haritada “Gonoturska” gibi isimler var. O gecenin karanlığında bitiremediğimiz ada bana eski çağlarda Osmanlı Korsanlarının buralara sık sık geldiğini çağrıştırdı.

3.GÜN
0500- Kuzeyde ve iskelemizde LOPUD ile KOLOCEP adalarını bırakıp DUBROWNİK’e yöneldik. 2 yıl önce de turist olarak gittiğim bu kente denizden de ulaşmak heyecan verici. Gruz limanına giriş yaptık. Burası kentin ana limanı.Turist gemilerine ayrılmış devasa rıhtımların hemen karşısında oldukça küçük bir yat limanı var. Liman içinde turlarken bir yandan da kendimize bağlanacak yer arıyoruz. Bulamadık. Sabahın esselatında soru soracak bir kul da yok!. Sonunda kentin içinde bir haliç yapan KANTAFİG köprüsü altından geçip sonunda ACI marina olan dar Rozat – Komolac kanalına girdik. Hava dağların arasından huni ağzından çıkarcasına üfürüyor. Daracık bir yer. Alargada tekneler bekleşiyor. Telsizle marinaya çağrı yaptık. Beklememizi söylediler. Demiri uygun bir yere funda edip kamaralarımıza çekilip uyumuşuz. Demir tarıyor mu diye belki 4-5 kere uyanıp aldığım kerterizleri kontrol ettim.
0830da telsizden “15 metrelik yelken teknesi“ diye anons ettiler. Emin olmak için 15 metre olduğumuzu ama motor sailor olduğumuzu söyledik. Tamam girin dediler. Demiri toplayıp daracık marina ağzına yöneldik. Ancak 15-20 metre eni olan yolda ilerlerken heyecanlı ve elinde telsizli marina görevlisi yelken teknesini çağırdığını bizim motor teknesi olduğumuzu marinaya alamayacaklarını söyledi. Her yan Sunsail’in bareboat tekneleri ile dolu. Haz’I kendi boyu kadar bir alanda döndürüp marinadan kendimizi dışarı attık. Hemen dışarıda bulunan yakıt istasyonuna yanaşıp ikmal yaptık. Ve hızla bu dar alandan çıkıp liman işlemlerimizi tamamlamak üzere yeniden Gruz’a yöneldik.

Sabah bomboş olan uzun rıhtımlarda şimdi dört kocaman devasa cruise gemisi ile dolmuş. Rıhtımlarda bağlanacak yer yok. Dolanırken bir kaç denemeden sonra liman başkanlığı önündeki rıhtıma aborda olabileceğimizi söylüyorlar. Necip evrakları ve pasaportları alıp Başkanlığa gidiyor. Biz de çöplerimizden kurtulup bekliyoruz.Sıcak dayanılmaz, sabahın erken saatinde bile beynimiz kaynıyor. Yetkili gelmediğinden, beklerken alış veriş yapılıyor. Ve sonunda Gruz limanından ayrılıyoruz.

Dubrownik görülesi yaşanası bir yer. Ama teknedekilerden bir kısmı taşalara binalara mı bakacağız gidip denize girelim diyor ve biz de Kentin eski limanı karşısında LOKRUM adasına yöneliyoruz. Küçücük koyda devasa bir turist gemisi ile 5 direkli bir ingiliz gemisi var. Küçük tekneler, dolmuş motorları vızır zızır çalışıyorlar. LOKRUM adasının doğusunda 10 metre pırılpırıl bir suya demiri funda ettik ve kendimizi serin sulara bıraktık. Yemek yedik. Motorun suyuna yağına baktık. Etrafı seyrettik. Kitap okuduk. Kısacası dinlendik.
Saat beş civarında koy içindeki turist gemisi hareketlendi. Uzun uzun düdük çaldı ve Kenti selamlayıp ayrıldı. Biz de 1730 da demirimizi toparlayıp 1745 sıralarında Cavdat dış limanına girip alış veriş yapık.

Orada, burada insanın dibini düşürecek kadar güzel, endamlı tekneler var. Hangi birine bakacağını insan şaşırıyor. Cavdat’da da 20 metreye yakın, gururla taşıdığı İngiliz bayraği neredeyse suya değen klasik bir cutter aklımı başımdan aldı.

Cavdat’dan da işimizi bitirip ayrıldık.
1955- Rotamız 160 derece.Önümüzde gerçekleştireceğimiz en uzun ayak var. Karadağ ve Arnavutluk’u açıktan geçip Yunanistan’ın Korfou adasına dümen tutuyoruz. Toplam yolumuz 222 deniz mili. Ortalama 30 saat ……..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder