19 Mayıs 2009 Salı

15-18 Mayıs Marmara seferi

Gezgin Korsan 15-19 Mayıs arası için Marmara Adası seferi düzenledi.
İşten izin de aldım.
Teknenin altı neredeyse ak şakalı dedeler gibi yeşil uzun uzantıları var. Mala cana kıyıp Sali günü iznim sırasında da yakıt su ikmali yaptım Perşembe günü dalgıça temizlettim..Cuma günü mesai çıkışında kumanya tedarik ettim.
Kararlaştırdığımız gibi 15 Mayıs Cuma gecesi teknelerde buluştuk ve saat 24.00’de Kalamış Marinadan 3 tekne Uçarı-İpek ve Tayo-Mar avara olduk.
Gecenin karanlığı önümüzde ardımızda koca İstanbul memleketi, hafif dalgalı hemen hemen rüzgârsız, gece serinliği yanaklarımızda Sivri Ada’yı sancağımızda bırakacak şekilde dümeni “Aliksan”a bırakıp Cenk Kardeşimle yola revan olduk.
Sivri Adayı bordalayıp rotayı 265’e drise edip Marmara Adası Asmalı limanına yola düzüldük.
Sabahın üçünde gökyüzünde bulutların ardından ay doğdu. Sarı bir alev topu. Yarım ay olduğunu ancak iyice yükselince anladık.
Sabaha karşı önce yalancı şafak attı. Sonra tan ağardı. Önce Tayo-Mar arkada İpek ve Uçarı teknelerinin seyir fenerleri yeni günü karşıladık.
Kamaraya girip peynirli bol baharatlı bir omlet yaptım. Kahve taze ekmek omlet bizi kendimize getirdi.
Gün ilerleyip güneş yükselip hava ısınmaya başladı. Yunuslar etrafımızı sardı. Tekneler arasında hiç kimseyi üzmeden her birimizi ayrı ayrı ziyaret ettiler. Bodoslamamız önünden geçerken yan dönüp bizlere baktılar. Yeni güne neş’e kattılar. http://www.vimeo.com/4743081
Bir ara hafif bir meltem çıkınca Flok trenket ve bocurumu açtık. Bir saat kadar tatlı tatlı yelken motor seyri yaptık. http://www.vimeo.com/4761302 Sonra öğlen sıcağında deniz yine karıncalara su içmeleri için izin verince yelkenleri mayna ettik. (Fotoğraf ve film içinMustafa Berk Korsan'a teşekkürler.)
Asmalı limanı minnacık. Uzaktan bakıldığında ne yazık ki çağımızın beton bina hastalığının buralara da sirayet ettiğini görüp üzüldüm. Pitoresk bir yer. Hoş, sakin. Ara ra yıkılmaya yüz tutmuş eski rum evleri var.
16 tekne limana bağlanıp 63 korsan upuzun bir masada imece usulü salata meze makarna bulgur pilavi hazır humus vs… derken 3 koca tepsi eşkina buğulama, rakı “Muhtarın şarabı” bira vs akşam yemeğini yedik.

Hava raporları netameli. Belli ki “Filizkıran” fırtınası yükleyecek. Küçük ve içinde çocuk olan 5 tekne ertesi sabah erkenden yola çıkmaya karar verdik. Hedef, Silivri Limanı.

Asmalı’ya sabah saat 08.30 da veda edip yine karıncaların su içtiği denizde yola revan olduk. Silivri’ye 9–10 mil kala Kuzey Kuzey batı rüzgârı esmaya başlayınca ana yelken trenket ve flokla 1–1,5 saat kadar yelken yaptık. Limana girmek için hava kafadan geldiğinden yelkenleri mayna edip motorla limana girdik.
Hava yüklüyor. Ertesi gün daha da kuvvetlenecek. Meteoroloji fırtına uyarısı yapıyor.
Gece 02.30da Silivri’den avara olup saçak altından ilerlemeye devam ettik. 07.30 da sert poyraz ve kabaran dalgalardan kaçmak için Güzelce Marinasına sığındık.
Uçarı yakıt ikmali yaptı. Bupp bir gün daha Güzelce’de kalmaya karar verdi. Biz de şansımızı denemek için Uçarı ile birlikte İstanbul’a yola revan olduk.

Sadece motorla Büyükçekmece belasını da atlattıktan sonra Yeşilköy açıklarında plastik bir sandal içinde el kol sallayan birini gördük. Üzerine giitiğimizde genç bir çiftin 40 metre derinliğe 10 metre zincir ucunda demir attığını soğuktan titrediklerini gördük. Uçarı gençleri tekneye alıp üstlerine kuru bir şeyler verdi. Botu da yedekleyip sahile bıraktık.

Yeşilköy – Fenerbahçe arası tam bir cehennemdi. Bir yanda 25-30Knot kafadan gelen sert rüzgâr, bir yandan kaba dalgalar, bir yanda alargada bekleyen her boy gemi bir yandan Boğazdan çıkıp pıt diye yanı başımızda bitiveren gemiler. Hele son 2 mil bitmek bilmedi.

Tayo-Mar ile Uçarı tasarımlarının mükemmelliğini ve güvenilirliklerini fazla fazla gösterdiler.

Teknemle her yere tek başıma gidebileceğime kanaat getirdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder