8 Temmuz –
0600- Aigina’dan avara olduk. Otomotikten çıkarttığımız sintine pompasını açık denizde yeniden regülasına oturtacağız. Sahilden yarım mil açıkta bile tekneyle giderken deniz dibi görünüyor. Pire Körfezinin güney doğu ucunda PATROKLOU adasını iskelede bırakıp MAKRONİSSOS güney çakarını da iskelede bırakıp KEA’nın kuzeyine devam etmek istiyoruz.
Bugün gelecek hava raporuna göre KEA’da devamına karar vereceğiz. SARONIKOS Denizini geçiyoruz.
1840-
Sabah o günlük güneşlik havada hiç dalga kaldırmayan kuzey doğu rüzgarı ile hem bocurum camadanlarını donattım hem de ana yelkenin yırtıklarını tamir ettim. Hazır yelkenler de açılmışken motora destek full arma yola devam ettik. Saat 0930-1030 arasında açık denize çıkarken Markonissi hizasında hava koymaya başladı ve rüzgar drise edip kafadan gelmeye başladı. Yelkenleri indirdik. Her geçen dakika hava koydukça koydu, dalgalar büyüdü. KEA’ya tuttuğumuz rotada dayanmaya karar verdik. İskele baş omuzluktan önce 1-2 metre gelen dalgalar 2,5 – 3 metreye ulaştı. Hızımız düştü. Dövünmeye ve yavaş ilermeye başladık.. Genoa’yı el kadar açtım. Roller ipine boş vermek Ahmet’e iskotayı kıç güverte üzerinden almak bana düştü. 17 tonluk HAZ dalgaların üstünde ortalama 6,5 - 7 knot’la ileri atıldı. Zaman zaman iskele bordada kırılan üç metrelik dalgalar teknenin altından geçerken sancak güverte suya gömülüyordu. Kafa denizlerinde çok defa dalgalar davlumbazın üzerinden aştı. Necip konsol önünde ayakta, Ahmet tek kişilik koltukta, Abdullah köprüdeki L koltuk ucunda, rahatsız, huzursuz bir yolculuk yapıyorlar. Aydin’la ben de bir şişe Hırvat Plovac eşek şarabı açıp güle oynaya, havayı yumuşatarak firtinanın zevkini çıkarttık.
12.00 civarında Yunan VHF istasyonları peşpeşe “Securite-Securite-Securite” diye güvenlik yayınına geçtiler. Dışarıda yer yerinden oynuyor. O kaba denizli 7 – 8 zaman zaman boralarda 9’a ulaşan havada küçücük yelkenleri ile seyreden 3 başka tekne gördük.
K E A
1330- sıralarında KEA adasının güney batı sahilinde çalkantısız sulara ulaştık. Uzaktan gördüğümüz üç ayrı küçük koyu kolaçan edip en sakininde 7 metreye demiri döşeyip alargada kaldık.
12 Volt çakmak prizinde akım var ama Laptop ve IPhone adaptörleri şarj etmiyor.Dolayısıyla harita ve rota nanay. Küçük jeneratör çalışmamakta israrlı. 3.5 KWA’lık büyük jeneratörü de devreye alamadık. Nacip ve Ahmet botla sahile çıkıp 2 km ötede bir tesiste hem laptopu hem de IPhone’u şarj edip geri döndüler.
Zuhal, Ömer ve Ateş’le telefonla konuştum.
O kadar çırpıntı ve sert havadan sonra mürettebat biraz olsun moral buldu.
1730’dan sonra hava bulutlanmaya başladı.Herkes bir köşeye çekilip uyudu.Ben de notları yazıyorum.Akşam laptopun şarjını en az şekilde kullanacak şekilde hızla bir sonraki atlama taşı SYROS ve bir sonraki MIKONOS için harita çalışacağım. Hava düşerse hızla yola çıkıp önce 33 mil ötede SYROS ‘un güney batı sahilini veya doğu tarafındaki 43 milde Syros limanını ulaşmaya çalışacağım. Olmadı hemen güneydoğumuzdaki KYTHNOS doğu yakasında 19 mil ötemizdeki korunaklı sahile ulaşmaya çabalayacağım.
Akşam yemek yiyip yattık. Yarın bu mahrumiyet koyunda kalmaya devam edemeyiz.
9 Temmuz –
Bütün gece rüzgar hız kesmeden esti. Saat başı uyanıp hem havayı hem de demirlediğimiz yeri kontrol ettim. Gün yükseldiğinde bulunduğumuz küçük koydan bakınca açıklarda hala kaba dalga olduğunu görüyoruz. Ama rüzgar biraz düştü. Kahvaltı sonrasında 7.5 mil kuzeydeki Kea Limanına hareket edeceğiz. Umarım yer bulabiliriz. Su, sigara ve ekmek ikmali yapmamız gerekiyor.Barometre son 24 saatte 2 Mb yükselip 1016’ya oturdu.
Irgat çalışmadı ve demiri elle aldık. Kötü haber.!!!!
1205- Ayrıldığımız koydan Kea Limanına 1 saatte geldik. Ana caddede belediye rıhtımına aborda olduk. Şipşirin bir Yunan sahil köyü. Rıhtımda su ve elektrik istasyonları var. Yakında bulunan Aphotiki Tavernadan her biri için tanesi 1.5€ya kart alınıyor . Kartı takıp ikmal yapılıyor. Mahrumiyet koyundan uygar bir limana bağlanmak hoş bir duygu. Moraller yükseldi. Yüzler gülüyor.
Caddenin hemen karşı kaldırımında balıkçı dükkanı, kasap, sıra sıra kafeler, tütüncü, turizm acentası, internet kafe vs …..var . Tam köyün göbeğindeyiz.
Cuma günü olduğundan Pire’den hemen her saat başı ferry’ler geliyor. İnsan, araba, evcil hayvanları boşaltıp tekrar Pire’ye dönüyorlar. O kadar insan nereye kaybolup gidiyor anlamadık. Akşam yemeğimizi Aphotiki ( Yunanca depo demek) tavernada yiyip yattık. Genelde akşam yemeklerinden sonra teknede kendi Yeni Rakılarımızı 4 dublelik su bardaklarında ve oradan buradan bulduğumuz buzla tüketiyoruz.
10 Temmuz-
Irgat , küçük jeneratör tamiri için köyün çıkışında bulunan Yorgo usta tekneye geldi. Yorgo tek bacaklı. Koltuk değnekleri ile dolaşıyor. Ama tam bir hayat dersi veriyor. 50 yaşında her işe koşan bir mekanikçi. O haliyle traktör, motosiklet hatta kamyon kullanıyor. Tekneleri traktörle karaya alıyor, denize atıyor. Koltuk değneklerini rıhtıma bırakıp hoop tekneye çıktı. Önce jeneratöre baktı. Sonra ırgata girişti. Bir saat sonra da “ ennia ora, simera”ya (Yarın saat dokuz) bırakıp, jenetarörü de alıp gitti.
Ateş alır gibi bir akşam yemeği yiyip tekneye geldik.Rakımızı içmeye devam ettik.
Dün gece kaburgam çok acı verdi. Pansiyon veya otel aradımsa da bulamadım.Yine güvertede baş üstünde yattım.
HAZ evrakları itibariyle Macar bandırası taşıyor. Yunan kara sularında da sancak gurcatamızda Yunan bayrağı taşıyoruz. Tekne yolcularını belirleyen Türk bayrağı da iskele gurcatada. Gece görünmez eller birim Türk Bayrağını indirip almış.İpini de güzelce yerine bağlamışlar.
1530- Yorgo ve ekürisi Panayot ile saat 1445de ırgat, jeneratör ve motorun yağ su kontrolünü bitirdiler.Hep birlikte tam karşımızdaki dönerciye gidip oturduk. Yunan FIX biraları masayı donattı. Masa kalabalık. Suvlakisini yiyen bir başka arkadaşı bize dede ve büyükannesinin İstanbul’dan olduğunu anlatıyor. Yarım yamalak yunancam ve onların anlaşılmaz İngilizcesi ile sohbet koyulaştırıyoruz.
2.5 gün ve 2 kişinin yevmiyesi karşılı Yorgo 240€ para istedi. Ben de 150-200€ arası bir fiyat biçmiştim.
Masadan kalkarken hiç tanımadığımız belki de bir daha hayatlarımızın hiç kesişmeyeceği bu insanlarla sarılıp öpüştük. İyi dilekler ve “Kalo taksidi” iyi yolculuklar dilediler. Aydın HAZ’dan bir bardak Yeni Rakı verdi. Souvlaki yiyen adamın gözleri yaşardı….. Tabii bizimkilerde……..
İnternet kafeye gidip hava raporu alacağız.
Adaya gelen feribotlardan insan ve araba akmaya devam ediyor.
Akşam saat 19 ile 21 arası küçük Kea limanı rıhtımına 35 tekne bağlandı. 10 teknede 82 kişilik Danimarkalı gençler grubunun 3 teknesi de yer kalmadığından gelip bizim üzerimize aborda oldular. Şamata, gürültü, neşe, heycan…sabahın 0230’una kadar sürdü. Bir yunan ekibi bizim saatten elektrik aldı. Teşekkür olarak ev yapımı bir şişe beyaz şarap hediye ettiler.
Sular çekildi ve HAZ’ın kıç omurgası yere değmeye başladı. Hemen su tanklarını boşalattık. Kıç kasara üzerindeki ağırlıkları baş güverteye taşıdık. Teknenin kıçını yükselttik. HAZ’I yol geçen Hanına çeviren Danimarkalaı gençlere hiç aldırış etmeden baş üstünde rakımıza devam ettik. Sonra da el ayak çekilince yatıp uyuduk.
0600- Aigina’dan avara olduk. Otomotikten çıkarttığımız sintine pompasını açık denizde yeniden regülasına oturtacağız. Sahilden yarım mil açıkta bile tekneyle giderken deniz dibi görünüyor. Pire Körfezinin güney doğu ucunda PATROKLOU adasını iskelede bırakıp MAKRONİSSOS güney çakarını da iskelede bırakıp KEA’nın kuzeyine devam etmek istiyoruz.
Bugün gelecek hava raporuna göre KEA’da devamına karar vereceğiz. SARONIKOS Denizini geçiyoruz.
1840-
Sabah o günlük güneşlik havada hiç dalga kaldırmayan kuzey doğu rüzgarı ile hem bocurum camadanlarını donattım hem de ana yelkenin yırtıklarını tamir ettim. Hazır yelkenler de açılmışken motora destek full arma yola devam ettik. Saat 0930-1030 arasında açık denize çıkarken Markonissi hizasında hava koymaya başladı ve rüzgar drise edip kafadan gelmeye başladı. Yelkenleri indirdik. Her geçen dakika hava koydukça koydu, dalgalar büyüdü. KEA’ya tuttuğumuz rotada dayanmaya karar verdik. İskele baş omuzluktan önce 1-2 metre gelen dalgalar 2,5 – 3 metreye ulaştı. Hızımız düştü. Dövünmeye ve yavaş ilermeye başladık.. Genoa’yı el kadar açtım. Roller ipine boş vermek Ahmet’e iskotayı kıç güverte üzerinden almak bana düştü. 17 tonluk HAZ dalgaların üstünde ortalama 6,5 - 7 knot’la ileri atıldı. Zaman zaman iskele bordada kırılan üç metrelik dalgalar teknenin altından geçerken sancak güverte suya gömülüyordu. Kafa denizlerinde çok defa dalgalar davlumbazın üzerinden aştı. Necip konsol önünde ayakta, Ahmet tek kişilik koltukta, Abdullah köprüdeki L koltuk ucunda, rahatsız, huzursuz bir yolculuk yapıyorlar. Aydin’la ben de bir şişe Hırvat Plovac eşek şarabı açıp güle oynaya, havayı yumuşatarak firtinanın zevkini çıkarttık.
12.00 civarında Yunan VHF istasyonları peşpeşe “Securite-Securite-Securite” diye güvenlik yayınına geçtiler. Dışarıda yer yerinden oynuyor. O kaba denizli 7 – 8 zaman zaman boralarda 9’a ulaşan havada küçücük yelkenleri ile seyreden 3 başka tekne gördük.
K E A
1330- sıralarında KEA adasının güney batı sahilinde çalkantısız sulara ulaştık. Uzaktan gördüğümüz üç ayrı küçük koyu kolaçan edip en sakininde 7 metreye demiri döşeyip alargada kaldık.
12 Volt çakmak prizinde akım var ama Laptop ve IPhone adaptörleri şarj etmiyor.Dolayısıyla harita ve rota nanay. Küçük jeneratör çalışmamakta israrlı. 3.5 KWA’lık büyük jeneratörü de devreye alamadık. Nacip ve Ahmet botla sahile çıkıp 2 km ötede bir tesiste hem laptopu hem de IPhone’u şarj edip geri döndüler.
Zuhal, Ömer ve Ateş’le telefonla konuştum.
O kadar çırpıntı ve sert havadan sonra mürettebat biraz olsun moral buldu.
1730’dan sonra hava bulutlanmaya başladı.Herkes bir köşeye çekilip uyudu.Ben de notları yazıyorum.Akşam laptopun şarjını en az şekilde kullanacak şekilde hızla bir sonraki atlama taşı SYROS ve bir sonraki MIKONOS için harita çalışacağım. Hava düşerse hızla yola çıkıp önce 33 mil ötede SYROS ‘un güney batı sahilini veya doğu tarafındaki 43 milde Syros limanını ulaşmaya çalışacağım. Olmadı hemen güneydoğumuzdaki KYTHNOS doğu yakasında 19 mil ötemizdeki korunaklı sahile ulaşmaya çabalayacağım.
Akşam yemek yiyip yattık. Yarın bu mahrumiyet koyunda kalmaya devam edemeyiz.
9 Temmuz –
Bütün gece rüzgar hız kesmeden esti. Saat başı uyanıp hem havayı hem de demirlediğimiz yeri kontrol ettim. Gün yükseldiğinde bulunduğumuz küçük koydan bakınca açıklarda hala kaba dalga olduğunu görüyoruz. Ama rüzgar biraz düştü. Kahvaltı sonrasında 7.5 mil kuzeydeki Kea Limanına hareket edeceğiz. Umarım yer bulabiliriz. Su, sigara ve ekmek ikmali yapmamız gerekiyor.Barometre son 24 saatte 2 Mb yükselip 1016’ya oturdu.
Irgat çalışmadı ve demiri elle aldık. Kötü haber.!!!!
1205- Ayrıldığımız koydan Kea Limanına 1 saatte geldik. Ana caddede belediye rıhtımına aborda olduk. Şipşirin bir Yunan sahil köyü. Rıhtımda su ve elektrik istasyonları var. Yakında bulunan Aphotiki Tavernadan her biri için tanesi 1.5€ya kart alınıyor . Kartı takıp ikmal yapılıyor. Mahrumiyet koyundan uygar bir limana bağlanmak hoş bir duygu. Moraller yükseldi. Yüzler gülüyor.
Caddenin hemen karşı kaldırımında balıkçı dükkanı, kasap, sıra sıra kafeler, tütüncü, turizm acentası, internet kafe vs …..var . Tam köyün göbeğindeyiz.
Cuma günü olduğundan Pire’den hemen her saat başı ferry’ler geliyor. İnsan, araba, evcil hayvanları boşaltıp tekrar Pire’ye dönüyorlar. O kadar insan nereye kaybolup gidiyor anlamadık. Akşam yemeğimizi Aphotiki ( Yunanca depo demek) tavernada yiyip yattık. Genelde akşam yemeklerinden sonra teknede kendi Yeni Rakılarımızı 4 dublelik su bardaklarında ve oradan buradan bulduğumuz buzla tüketiyoruz.
10 Temmuz-
Irgat , küçük jeneratör tamiri için köyün çıkışında bulunan Yorgo usta tekneye geldi. Yorgo tek bacaklı. Koltuk değnekleri ile dolaşıyor. Ama tam bir hayat dersi veriyor. 50 yaşında her işe koşan bir mekanikçi. O haliyle traktör, motosiklet hatta kamyon kullanıyor. Tekneleri traktörle karaya alıyor, denize atıyor. Koltuk değneklerini rıhtıma bırakıp hoop tekneye çıktı. Önce jeneratöre baktı. Sonra ırgata girişti. Bir saat sonra da “ ennia ora, simera”ya (Yarın saat dokuz) bırakıp, jenetarörü de alıp gitti.
Ateş alır gibi bir akşam yemeği yiyip tekneye geldik.Rakımızı içmeye devam ettik.
Dün gece kaburgam çok acı verdi. Pansiyon veya otel aradımsa da bulamadım.Yine güvertede baş üstünde yattım.
HAZ evrakları itibariyle Macar bandırası taşıyor. Yunan kara sularında da sancak gurcatamızda Yunan bayrağı taşıyoruz. Tekne yolcularını belirleyen Türk bayrağı da iskele gurcatada. Gece görünmez eller birim Türk Bayrağını indirip almış.İpini de güzelce yerine bağlamışlar.
1530- Yorgo ve ekürisi Panayot ile saat 1445de ırgat, jeneratör ve motorun yağ su kontrolünü bitirdiler.Hep birlikte tam karşımızdaki dönerciye gidip oturduk. Yunan FIX biraları masayı donattı. Masa kalabalık. Suvlakisini yiyen bir başka arkadaşı bize dede ve büyükannesinin İstanbul’dan olduğunu anlatıyor. Yarım yamalak yunancam ve onların anlaşılmaz İngilizcesi ile sohbet koyulaştırıyoruz.
2.5 gün ve 2 kişinin yevmiyesi karşılı Yorgo 240€ para istedi. Ben de 150-200€ arası bir fiyat biçmiştim.
Masadan kalkarken hiç tanımadığımız belki de bir daha hayatlarımızın hiç kesişmeyeceği bu insanlarla sarılıp öpüştük. İyi dilekler ve “Kalo taksidi” iyi yolculuklar dilediler. Aydın HAZ’dan bir bardak Yeni Rakı verdi. Souvlaki yiyen adamın gözleri yaşardı….. Tabii bizimkilerde……..
İnternet kafeye gidip hava raporu alacağız.
Adaya gelen feribotlardan insan ve araba akmaya devam ediyor.
Akşam saat 19 ile 21 arası küçük Kea limanı rıhtımına 35 tekne bağlandı. 10 teknede 82 kişilik Danimarkalı gençler grubunun 3 teknesi de yer kalmadığından gelip bizim üzerimize aborda oldular. Şamata, gürültü, neşe, heycan…sabahın 0230’una kadar sürdü. Bir yunan ekibi bizim saatten elektrik aldı. Teşekkür olarak ev yapımı bir şişe beyaz şarap hediye ettiler.
Sular çekildi ve HAZ’ın kıç omurgası yere değmeye başladı. Hemen su tanklarını boşalattık. Kıç kasara üzerindeki ağırlıkları baş güverteye taşıdık. Teknenin kıçını yükselttik. HAZ’I yol geçen Hanına çeviren Danimarkalaı gençlere hiç aldırış etmeden baş üstünde rakımıza devam ettik. Sonra da el ayak çekilince yatıp uyuduk.
11 Temmuz
1020- Üzerimize aborda olan 3 tekne palamar çözüp yola çıkıyorlar. Baş tarafımızdakiler de gidince HAZ’ı biraz öne doğru kaydırıp derin suya alıyoruz. Su ikmali yaptık. Son hazırlıkları tamamladık. Hava raporları 11 Temmuz Pazar günü öğleden sonra havanın düşeceğini ihbar ediyor.
1200- Her bir şeyimizi ikmal edip bizi 3 gün misafir eden Kea’dan palmar çözdük. Liman çıkışına yol verdik ve adanın yerleşim bölgesini geride bırakıp yola koyulduk.
İlk rota çalışmalarında kısa yol olarak Kea-Midilli rotasını öngörmüştüm. Ama ekip hızla Yurda dönmeye karar verince mecburen Kea-Bozcaada direkt rotasına girdik. Yola çıkışımıdan EVVOIA ve ANDROS adaları kanalından çıkıncaya kadar rüzgar kademeli olarak gücünü kaybetti. Kea’dan itibaren 29-30 derece rotada 152 mil yolumuz var.
12 Temmuz-
0910- Bozcada’ya 45 mil.
Çanakkale Boğazına yaklaştıkça gemi trafiği de artıyor.
Öğlen saatlerinde bir SM botu telsizle temas kurdu. Nereden gelip nereye gittiğimizi, mütettebatın tamamının Türk vatandaşı olup olmadığını sordu . İyi seyirler dileyip yoluna devam etti.
Kuzey Adriya denizinden Bozcaada’ya 5-10 mil mesafeye kadar ilk ve tek resmi kontrol temasımız da bu oldu. İnanılmaz.!!!!
Yolun son 15 milini ortalama 5 havada genoa ve bocurum 1 camadanlı 6.5 – 7 knot hız ve 1100 torno makine ile geldik. Ada oyuntusunda cıvarnalar başlayınca yelkenleri mayna ettik.
BOZCAADA
1645- Bozcaada limanına belediye rıhtımına kıçtankara bağlandık. Az sonra da telefonum çaldı. Can Aksoy:
-Neredesin?
- Şimdi Bozcada’ya bağlandım.
-Hımmm.
-Sen neredesin?
-Az sonra yanına gelirim.
Hoppala demeye kalmadı. Can da bir başka tekne ile az ötemizde bağlanmış.
Hemen rıhtımdaki kahveye koşup hasret kaldığımız halis Türk çayına saldırdık.
Biraz sonra da mendirek arkasında lenduha direkli bir başka tekne göründü. Limana girdi. Baş üstüne koşuşturan adamı uzaktan seçtim. Yanılmış olabileceğimi düşündüm. Can da hemen bayrağına baktı. Gelen benim eski Patron İbrahim Yazıcı. Baş üstüne koşan emektar kaptanı Erdoğan.
Limanda Ege rallisine katılacak pek çok tekne var. Aşağı inmeden önce mola vermişler.
HAZ’ın az ilerisinde de ahşap bir başka tekne. Çizgilerini yabancı değil. Pek konduramıyorum. Gidip yanına bakıyorum. Sevgili Ufuk Korsan’ın yakın zamanda sattığı Tetranora. Daha sonra yeni sahibi ve ekibi ile tanıştım hoş beş ettik.
Bütün ekip sulu Türk yemeğine hasret kalmışız. Ada’da bilinen bir lokantaya gidip tas kebab pilav yoğut ile midelerimize bayram ettirdik. Hala Ipod ve Laptop şarjında problem var. Çarşı içinde dükkanlardan ricacı olup şarj işini de hallettik.
Son üç gündür sesim yok. Boğazım ağrıyor. Ve konuşamıyorum. Gece rıhtım kahvesinde 4-5 tane limonlu adaçayı içip yattım.
13 Temmuz
0530- Ayaklandık. Teknelerin çoğu limandan ayrılmışlar bile. Biz de 0600 da demirimizi toparlayıp limandan çıktık. Çarşaf gibi bir deniz. Az sonra Anadolu tepeleri üzerinden muhteşem bir güneş doğdu. Gemi trafiği var. Ufukta Şehitler Abidesi seçilmeye başladı. Sonra da Boğaza girdik.
Yine heycanlandım, yine 250 in bizden 250 bin bu topraklarda yitip giden can için duygulandım. Sessizce ve minnetle ruhlarını şad ettim.
11.30 Çanakkale marinaya bağlandık. Necip çarşıya çıkıp Laptop ve Ipod’a 12 volt şarj cihazı satın aldı. Ben de liman Başkanlığına bir emanet bırakmak üzere kısa bir ziyaret yaptım.
Öğlen yemeği, yemek üzeri kahve keyfi yapıp saat 01.30 da avara olduk.
Nara Burnuna kadar salana yuvarlana sonra da Rumeli kıyısına kapağı atıp sahile iyice yapışıp Gelibolu’ya kadar akıntı kazımadan tırmandık.
Gelibolu – Zincirbozan bankı arasınada sıkı bir gemi trafiğinde slalom yapıp nihayet Marmara Adası rotasına girdik. Akşamın bir saatinde artık uyuyabileceğime karar verip yattım.
Marmara Adası Kuzey batısında Hayırsız Ada’dan sonra artık hiç değişmeyecek Kalamış koyu rotasını da verip içim rahat huzurlu uyudum.
0612- Adalar arkasındayız Rota 081 derece. Kalamış’a 29.1 mil mesafedeyiz. Torno 1350.ETA 10.30
Arka kamaraya inip çantalarımı topladım.
11.30-
HAZ bir ay boyunca kalacağı Fenerbahçe Heliport yüzer pontonuna kıitan kara bağlandı.
1020- Üzerimize aborda olan 3 tekne palamar çözüp yola çıkıyorlar. Baş tarafımızdakiler de gidince HAZ’ı biraz öne doğru kaydırıp derin suya alıyoruz. Su ikmali yaptık. Son hazırlıkları tamamladık. Hava raporları 11 Temmuz Pazar günü öğleden sonra havanın düşeceğini ihbar ediyor.
1200- Her bir şeyimizi ikmal edip bizi 3 gün misafir eden Kea’dan palmar çözdük. Liman çıkışına yol verdik ve adanın yerleşim bölgesini geride bırakıp yola koyulduk.
İlk rota çalışmalarında kısa yol olarak Kea-Midilli rotasını öngörmüştüm. Ama ekip hızla Yurda dönmeye karar verince mecburen Kea-Bozcaada direkt rotasına girdik. Yola çıkışımıdan EVVOIA ve ANDROS adaları kanalından çıkıncaya kadar rüzgar kademeli olarak gücünü kaybetti. Kea’dan itibaren 29-30 derece rotada 152 mil yolumuz var.
12 Temmuz-
0910- Bozcada’ya 45 mil.
Çanakkale Boğazına yaklaştıkça gemi trafiği de artıyor.
Öğlen saatlerinde bir SM botu telsizle temas kurdu. Nereden gelip nereye gittiğimizi, mütettebatın tamamının Türk vatandaşı olup olmadığını sordu . İyi seyirler dileyip yoluna devam etti.
Kuzey Adriya denizinden Bozcaada’ya 5-10 mil mesafeye kadar ilk ve tek resmi kontrol temasımız da bu oldu. İnanılmaz.!!!!
Yolun son 15 milini ortalama 5 havada genoa ve bocurum 1 camadanlı 6.5 – 7 knot hız ve 1100 torno makine ile geldik. Ada oyuntusunda cıvarnalar başlayınca yelkenleri mayna ettik.
BOZCAADA
1645- Bozcaada limanına belediye rıhtımına kıçtankara bağlandık. Az sonra da telefonum çaldı. Can Aksoy:
-Neredesin?
- Şimdi Bozcada’ya bağlandım.
-Hımmm.
-Sen neredesin?
-Az sonra yanına gelirim.
Hoppala demeye kalmadı. Can da bir başka tekne ile az ötemizde bağlanmış.
Hemen rıhtımdaki kahveye koşup hasret kaldığımız halis Türk çayına saldırdık.
Biraz sonra da mendirek arkasında lenduha direkli bir başka tekne göründü. Limana girdi. Baş üstüne koşuşturan adamı uzaktan seçtim. Yanılmış olabileceğimi düşündüm. Can da hemen bayrağına baktı. Gelen benim eski Patron İbrahim Yazıcı. Baş üstüne koşan emektar kaptanı Erdoğan.
Limanda Ege rallisine katılacak pek çok tekne var. Aşağı inmeden önce mola vermişler.
HAZ’ın az ilerisinde de ahşap bir başka tekne. Çizgilerini yabancı değil. Pek konduramıyorum. Gidip yanına bakıyorum. Sevgili Ufuk Korsan’ın yakın zamanda sattığı Tetranora. Daha sonra yeni sahibi ve ekibi ile tanıştım hoş beş ettik.
Bütün ekip sulu Türk yemeğine hasret kalmışız. Ada’da bilinen bir lokantaya gidip tas kebab pilav yoğut ile midelerimize bayram ettirdik. Hala Ipod ve Laptop şarjında problem var. Çarşı içinde dükkanlardan ricacı olup şarj işini de hallettik.
Son üç gündür sesim yok. Boğazım ağrıyor. Ve konuşamıyorum. Gece rıhtım kahvesinde 4-5 tane limonlu adaçayı içip yattım.
13 Temmuz
0530- Ayaklandık. Teknelerin çoğu limandan ayrılmışlar bile. Biz de 0600 da demirimizi toparlayıp limandan çıktık. Çarşaf gibi bir deniz. Az sonra Anadolu tepeleri üzerinden muhteşem bir güneş doğdu. Gemi trafiği var. Ufukta Şehitler Abidesi seçilmeye başladı. Sonra da Boğaza girdik.
Yine heycanlandım, yine 250 in bizden 250 bin bu topraklarda yitip giden can için duygulandım. Sessizce ve minnetle ruhlarını şad ettim.
11.30 Çanakkale marinaya bağlandık. Necip çarşıya çıkıp Laptop ve Ipod’a 12 volt şarj cihazı satın aldı. Ben de liman Başkanlığına bir emanet bırakmak üzere kısa bir ziyaret yaptım.
Öğlen yemeği, yemek üzeri kahve keyfi yapıp saat 01.30 da avara olduk.
Nara Burnuna kadar salana yuvarlana sonra da Rumeli kıyısına kapağı atıp sahile iyice yapışıp Gelibolu’ya kadar akıntı kazımadan tırmandık.
Gelibolu – Zincirbozan bankı arasınada sıkı bir gemi trafiğinde slalom yapıp nihayet Marmara Adası rotasına girdik. Akşamın bir saatinde artık uyuyabileceğime karar verip yattım.
Marmara Adası Kuzey batısında Hayırsız Ada’dan sonra artık hiç değişmeyecek Kalamış koyu rotasını da verip içim rahat huzurlu uyudum.
0612- Adalar arkasındayız Rota 081 derece. Kalamış’a 29.1 mil mesafedeyiz. Torno 1350.ETA 10.30
Arka kamaraya inip çantalarımı topladım.
11.30-
HAZ bir ay boyunca kalacağı Fenerbahçe Heliport yüzer pontonuna kıitan kara bağlandı.
Merhaba.
YanıtlaSilGüzel satırlarınız çin teşekkürler. Ancak 8-10 Temmuz'a ait satırlar, sağdan kessik olduğu için okunamıyor. Düzeltme olanağı olabilir mi?
Saygılarımla
Dr.Tayfun Güler
Adana
Tayfun Krdeşim uyarın için teşekkür ederim. Düzelttim.
YanıtlaSil